Volume 270 pages
Kuyucaklı Yusuf
About the book
1903 senesi sonbaharinda ve yagmurlu bir gecede Aydin'in Nazilli kazasina yakin Kuyucak köyünü eskiyalar bastilar ve bir kari kocayi öldürdüler.
Kaza kaymakami Salâhattin Bey, Müddeiumumi ile Doktor'u yanina alarak ertesi günü tahkikata bizzat gitti. Candarma kumandani izinli oldugu için yanlarinda bir basçavus ve üç candarma neferi vardi.
Siyah kuzu derisi kalpaklarindan (ve doktorun fesinden) renkli yagmur sulari süzülüyor, sakaklarinda garip sekiller çizdikten sora çenelerinin altinda birleserek gögüslerine damliyordu.
Yolun iki tarafindaki islak sögüt ve hayit agaçlarina düsen yagmur damlalari hafif, melankolik bir tipirti çikariyor, atlarin kumlu yolda intizamsiz izler birakan ayaklan gicirtili ve ezik sesler veriyordu.
Köye yaklastikça yolun kenarlarindaki agaçlarin cinsi degisti. Simdi birçok yerlerde incir ve ceviz agaçlari, yolun kenarlarinda koyu yesil iki duvar gibi yükseliyor, hatta bazi yerlerde iri cevizler tabii bir kemer vücuda getiriyorlardi.
Bu kasvetli ve sipirtili günde hiç ses çikarmadan ilerleyen kafileyi görmek insana elinde olmayan bir ürkeklik veriyordu. Yasi otuz besten fazla olmamasina ragmen kalpaginin kenarindan bembeyaz saçlari görünen kaymakam en ileride, basi önüne egili ve gözleri atinin islak islak sivrilen kulaklarinda, gidiyordu. Müddeiumumi saginda ve biraz acemice ve korkak, atin üzerinde sallaniyor, bir türlü ates almayan çakmagindan sigarasini yakmaya ugrasiyordu.
Leave a review